Akhilleus'un Şarkısı - Madeline Miller
Akhilleus'un Şarkısı kitabı Ben, Kirke ile popülerlik kazanan çiçeği burnunda yazar Madeline Miller'in ilk kitabı. 2011 yılında yayımlanan ve eski adıyla Orange Ödülü yeni adıyla Baileys Kadın Yazarlar Roman Ödülü gibi daha birçok global ödül kazandı. Ben, Kirke'nin ülkemizde yakaladığı başarının ardından Akhilleus'un Şarkısı İthaki Yayınları tarafından gözden geçirilmiş yeni baskısıyla kitapçılardaki yerini aldı.
Akhilleus'un Şarkısı Ne Anlatıyor?
Yunan mitolojisi ve Latince alanlarında uzmanlaşan eğitimci yazar Madeline Miller ilk eserinde dilimize Aşil olarak geçen Akhilleus'un hayatını anlatıyor. Yaşadığı dönemin en büyük savaşçısı sayılan Akhilleus, ölümlü kral Peleus'un ve ölümsüz su tanrıçası Thetis'in oğludur. Daha dünyaya gelmeden önce kaderi tanrılar tarafından yazılan savaşçı henüz hayattayken destanlaşmayı başarmıştır.
"... Bu kadar küçük bir iyiliğin lütuf gibi görünmesi ne tuhaftı. Yine de, hangi savaşçı bu kadarcığını bile yapardı ki? Bütün bir aileyi öldürmek övünülecek bir şey, bir ismi yeryüzünden silecek kadar güçlü olduğunuzu ispat eden zafer dolu bir eylemdi. Hayatta kalan oğlunun çocukları olacak, o da onlara ailesinin ismini verip hikayelerini anlatacaktı. Gerçek yaşamda değil ama hatıralarda saklanacaklardı."
Yunan savaşçılarının en iyisi Akhilleus'un yolu çocuk yaşlarda Patroklos ile kesişir. Patroklos da prens olmasına rağmen işlediği bir suçtan ötürü babası tarafından sürgün edilerek Akhilleus'un krallığına gönderilir. İki küçük prens başlarda birbirlerinden uzak dursalar da kısa bir süre sonra ömür boyu sürecek dostlukları başlar.
Odaya güneş gibi doğup gittiği her ortamda bakışları üstüne toplayan Akhilleus'un aksine Patroklos silik sayılabilecek kadar sakin ve sıradandır. Bu iki uç noktadaki çocuğun arkadaşlığı başta tanrıça anne olmak üzere herkesin dikkatini çeker. Thetis iki kafadarı ayırmak için sık sık oğlunu uyarsa da çabaları sonuçsuz kalır. Birlikte büyüyen çocuklar krallığı arkalarında bırakıp eğitim almaya da birlikte gider. Tıp konusunda yoğunlaşan eğitimlerinde Patroklos iyi olduğu şeyi keşfeder ve eli titremeden titizlik gerektiren ameliyatlar yapan bir şifacı haline gelir. Doğuştan tanrıların gücünü arkasına alan Akhilleus ise günden güne gelişerek savaşçılık yetenekleri bilemeye devam eder.
Ve sonunda aradan geçen sayısız yıllara rağmen Akhilleus'un adını tarihe altın harflerle kazımasını sağlayan Truva Savaşı patlak verir. Ayrılmaz ikili kaderin ve tanrıların oyununa gelerek savaş alanına da beraber adım atarlar. Kehanetler, ölüler, kan ve göz yaşı ile geçen savaş yıllarında yarı tanrı Aşil tarihin en iyi savaşçısı olurken Patroklos yaralıları tedavi eder.