Gece Tüm Kanlar Karadır - David Diop
Gece Tüm Kanlar Karadır edebiyatta eşine az rastlanır bir başarının meyvesi. Ödüllü kitaplar genelde avrupa ülkelerinden çıkarken Afrika kökenli David Diop tüm dünyaya sesini duyurdu. 2021 Uluslararası Man Booker Ödülü'nü alan kitap 120 sayfadan oluşuyor.
Gece Tüm Kanlar Karadır Ne Anlatıyor?
Gece Tüm Kanlar Karadır kitabı 1. Dünya Savaşı'nda geçiyor. Senegal topraklarının zorlu hayat koşullarında yetişmiş iki genç arkadaşın yaşadığı trajik olayla başlıyor. Kendilerine hiçbir faydası olmayacak bir zafer için canlarını ortaya koyan palalı yerlilerin karşısında tüfekli beyazlar yer alıyor. Uğruna savaştıkları kendi topraklarında her türlü zulme maruz bırakılan Senegallilerin yaşam şartları da gözler önüne seriliyor. Üstün zekayla delilik arasında gidip gelen ana karakter savaş kahramına dönüşürken günden güne insanlığını kaybediyor.
Tarihi kurgu romanı özelliği taşıyan kitapta savaş romanı özelliği ön plana çıkıyor. Senegalli siyahi Alfa Ndiaye Fransızların yanında Almanlara karşı savaşırken çocukluk arkadaşının kollarında can vermesiyle aklını yitirmeye başlıyor. İntikam ateşiyle yanıp tutuşan Alfa arkadaşı Mademba'nın intikamını almak için her gece ölümle dans etmeye başlıyor. İlk sayfadan itibaren insanın kendine sormaktan çekineceği soruları sürekli tekrarlayan genç adam akıllara durgunluk veren bir yöntemle Fransız askerlerini teker teker etkisiz hale getiriyor.
Gece Tüm Kanlar Karadır herkes tarafından alkışlanan kahramanlığın insanların kanını donduran caniliğe dönüşmesini anlatıyor. Savaş meydanında müttefikleri tarafından el üstünde tutulan bir askerin tahtından indirilip eleştiri oklarına hedef olması için kaç kişiyi öldürmesi gerekir? Sürekli tekrarlanan bir davranış hangi noktada barbarlık halini alır? Yazar ödüllü kitabında başka hiçbir kitapta cevabını bulamayacağınız sorulara geceleri kararan kanla cevap veriyor.
Birçok sembol ve alt mesaj içeren kitapta savaşın aslında ne kadar da anlamsız olduğu gözler önüne seriliyor. Savaşın insanlar üzerindeki etkisi adeta Alfa'da ete kemiğe bürünüyor. Topraklarını savunmaya çalışırken tanrıcılık oynayanların sırtına yüklenen baskı karşısında aslında ne kadar kırılgan olduğunu ana karakter kendinden geçerek gösteriyor.