Sineklerin Tanrısı - William Golding
Nobel ödüllü Sineklerin Tanrısı, tüm kitap severlerin okuduğu ya da okuma listelerinde yer alan eserlerdendir. Dünya klasikleri kitaplarının yapı taşlarının başında gelir ve William Golding tarafından yazılmış bir romandır. İlk okuyucuyla 1954 yılında buluşan kitap 2. Dünya Savaşı sürecini çocuk bakış açısından anlatmaktadır.
Sineklerin Tanrısı Konusu Nedir?
Nükleer atom bombasının etkisinden kurtarılmak istenen ve yaşları 6-12 arasında değişen bir grup çocuğun uçak ile yaptıkları yolculukta işler ters gider. Uçakları ıssız bir adaya düşer ve hayatta kalan çocukların birbirlerini bulmasıyla hikayeleri başlar. Adada yaşamaya başlayan aralarında öne çıkanlar Domuzcuk, Ralph, Simon, Jack ve Domuzcuk karakterleridir. Diğer çocuklar da dahil olmak üzere hepsine yer verilse de bu dört kişinin arasında yer alan Simon'ın kitabın sonuna doğru yaşadıkları geri kalan her şeyin netlik kazanmasını sağlamaktadır.
Ralph ve Domuzcuk arkadaşlığı ile başlayıp 224 sayfa boyunca devam eden kitapta günümüz toplumunda dahi henüz çözülememiş meselelere değinilmektedir. Dış görünüşün diğer insanlar üzerindeki etkisi ve güç kazanma arzusunun zehirleyici yanı bunların yalnızca iki tanesi.
Sineklerin Tanrısı Ana Fikri Nedir?
Lider olma isteği ve liderlik yolunda karşısına çıkanları yok etme noktasına getiren hırsın aslında sonradan kazanılmadığı ve içgüdüsel olduğu işlenmektedir. Gelişmiş toplumlarda insanların dizginlemeyi öğrendikleri vahşi doğaları yalnız kalan çocukların kişiliklerini ele geçirir ve yaşam savaşları başlar. Gruplaşma, dost ve düşman kavramları en sansürsüz haliyle yansıtılmaktadır. Liderliğin doğuştan hakkı olduğuna inanan kişilerin istediklerini alabilmek adına yaptıkları anlatılmaktadır. Medeniyetten uzak kalan kahramanlarımız iç muhasebelerinin sesini bastıran terk edilmişlik duygusuyla da başa çıkmak zorunda kalırlar.
İnsanlık tarihi kadar eski bir soru olan: "kötülük doğuştan mı gelir yoksa çevresel faktörlerle sonradan mı edinilir?" yazar tarafından tüm kitap boyunca irdelenmektedir. Dünyadaki kötülüğün çocuklar üzerinden aktarılıyor olması huzursuz etse de aslında tamamen gerçekleri yansıtıyor.